Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | acil ihtiyaç | urgent need n. | ||
This highlights the urgent need for coordinated measures against this form of organised crime. Bu durum, bu tür organize suçlara karşı eşgüdümlü tedbirlere duyulan acil ihtiyacı vurgulamaktadır. More Sentences |
||||
General | acil ihtiyaç | pressing need n. | ||
There is also a pressing need to raise environmental awareness in Russia. Rusya'da çevre bilincinin artırılmasına da acil ihtiyaç vardır. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | acil ihtiyaç | urgent need n. | ||
This highlights the urgent need for coordinated measures against this form of organised crime. Bu durum, bu tür organize suçlara karşı koordineli tedbirlere duyulan acil ihtiyacı ortaya koymaktadır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | acil ihtiyaç | emergency n. | ||
General | acil ihtiyaç | immediacy n. | ||
Idioms | ||||
Idioms | acil ihtiyaç | a crying need n. | ||
Idioms | acil ihtiyaç | crying need (for someone or something) n. | ||
Idioms | acil ihtiyaç | crying need n. | ||
Politics | ||||
Politics | acil ihtiyaç | flagrant necessity n. | ||
Military | ||||
Military | acil ihtiyaç | emergency n. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | acil ihtiyaç tespiti | rapid needs assessment n. |
General | tatillerde de açık olup geç saatlere kadar kapanmayan, acil ihtiyaç maddeleri bulunduran ve görece yüksek fiyattan satış yapan bir tür perakendeci | mini-mart n. |
General | acil ihtiyaç duymak | be in urgent need of v. |
General | acil çözüme ihtiyaç duymak | cry v. |
Colloquial | ||
Colloquial | acil ihtiyaç durumları için ayrılan az miktarda para | mad money n. |
Trade/Economic | ||
Trade/Economic | tatillerde de açık olan ve geç saatlere kadar açık bulunan, acil ihtiyaç maddeleri bulunduran, göreceli olarak yüksek fiyattan satış yapan bir tür perakendeci | convenience store n. |
Military | ||
Military | acil ihtiyaç projesi | urgent requirement project n. |